çağırmak — i 1) Birinin gelmesini kendisine yüksek sesle söylemek, seslenmek Beyaz gömlekli zurnacısını çağırarak sandalyeye çıkardı. R. N. Güntekin 2) i, e Herhangi birinin bir yere gelmesini istemek, davet etmek O akşam Orhan ı yemeğe çağırdı. T. Buğra 3) … Çağatay Osmanlı Sözlük
çorba içmeye çağırmak — yemek yemeye çağırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bağırıp çağırmak — öfkeyle bağırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
türkü çağırmak — türkü söylemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
türküsünü çağırmak — (birinin) bir kimsenin hoşuna gidecek biçimde söz söylemek veya davranışta bulunmak Azizim, biz kimsenin arabasında kimsenin türküsünü çağırmayız, kendi havamızı mırıldanırız. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayağına çağırmak — yanına gelmesini istemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yürekten çağırmak — aşırı derecede arzu etmek, istemek Bu kadar yürekten çağırma beni / Bir gece ansızın gelebilirim. Şarkı … Çağatay Osmanlı Sözlük
DAC — Çağırmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HECHECE — Çağırmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HİTAFE — Çağırmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HİYAT — Çağırmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük